11 Kasım 2015 Çarşamba

Zeka Hakkında Yanlış Bilinenler

Zeka kavramını günlük hayatta çok kullanırız. Ancak çoğumuz ne demek olduğunu bilmeyiz. Zeka hakkında toplumun oluşturduğu kalıp yargılar üzerinden ilerleriz. Bugün sizlerle zeka konusunda yanlış bilinenleri paylaşacağım. Zekayı tanımlamak gibi soyut bilgilerle beyninizi şişirmek istemiyorum. Bu yüzden yanlış bilinenler ve doğrularını inceleyerek zeka hakkında genel bilgi sahibi olabileceğinize inanıyorum.


Zeka Sabittir

Zeka sabit değildir dostlarım zeka değişebilir ve gelişebilir. Yetenekli olduğumuz konularda kendimizi geliştirmez ve çevrenin desteğini alamazsak o zeka alanı da gelişmez. Yetenekli olduğumuz alanlarda ise zekamızı pratik ve çevre desteğiyle çok rahat geliştirebiliriz. Bir çocuk düşünün ki sanatsal zekası çok yüksek ve ailesi çok küçük yaşında evine piyano almış. Bir çocuk düşünün yine sanatsal zekası çok yüksek ancak müzik aletleriyle hiç tanışamamış. Birinin adı Fazıl Say olmuş diğerini kimse tanımıyor.


Zeka Tek Bir Alanda Olur


Bu da toplum tarafından oluşturulan kalıp yargılardan birisidir. Zeka çok çeşitlilik gösterebilir. Bir birey bir çok alanda yüksek zekaya sahip olabilir. Mesela tiyatrocular. Tiyatrocular da Dilsel zeka, Bedensel zeka, Müzik Zekası, Sosyal zeka çok yüksek düzeydedir. Ahmet Kural örneğin. Müzik yeteneğine sahip bir bireydir. Jest ve mimiklerini iyi kullandığı için Bedensel Zekası da yüksektir. Konuşması akıcı ve düzgün bir bireydir Ahmet Kural, kendini rahatlıkla ifade edebilir. O zaman dilsel zekası da yüksektir diyebiliriz. Hatta şunu da söyleyebiliriz "Bir zeka alanını başka zeka alanında harmanlamadığımız sürece gerçek başarıya ulaşamayız".

Ben Çok Zekiyim IQ seviyem 140 Çıktı


Hayır arkadaşım senin zeka seviyen bu değil. Sabit değil ki senin zekan. Hem neye göre ölçtüler zekanı. Zeka ölçülebilen bir şey değil bir kere. Yanlışlık var bunda o zaman. Evet zekanın bir zamanlar ölçülebileceğine inanılıyordu ancak bunun mümkün olmadığı anlaşıldı. Bu alınan puanlar bize genel zeka konusunda bir izlenim vermekle yetindi sadece ve geçerliliğini yitirmeye başladı. Önemli olan genel zekamız değil uğraş verdiğimiz konuda başarıya ulaşabilme gücümüz.

Ya Sayılsalcısın Ya da Sözelci


Eğitim sistemimizin tıkandığı yere geldik şimdi de. Zorla dayatılmış seçimler. Ya sözel ya da sayısal. Peki bir doktor şarkı söyleyemez mi, bir veteriner kitap yazamaz mı? Yazar dostlarım yazar hemde o sözelcilerden daha iyi de yazar. Zeka alanları kesin bir çizgiyle birbirinden ayrılamaz. Aynı zamanda da sayısal sözel diye kısıtlanamaz.
 Gardner (resimdeki kişi) bu konuda çok güzel çalışmalar yapmış ve 8 farklı zeka türünden bahsetmiştir. Bunlar;
-Sözel/dilsel-Mantıksal/Matematiksel
-İçsel/Özedönük
-Sosyal
-Bedensel
-Ritmik(müzik)
-Görsel
-Doğacı
Sizlere bunları tek tek açıklamak isterdim ama konumuzdan sapmış oluruz. Size sözüm olsun açıklayacağım başka bir yazımda. Şimdilik konumuza sabit kalalım. Gardner amcamızın da dediği gibi bir iki değil bir çok zeka alanı vardır.

Okul Başarısı Yüksek O Zaman Zeki


Evet okul başarısı zekanın yüksek olduğunun yordayıcısı olabilir ancak okul başarısızlığı zekanın düşük olduğu sonucunu bize vermez. Birey bir alanda çok başarılı olabilir ancak sözel dilsel zekası düşük olduğu için bunu aktaramayadabilir.
Ali Ağaoğlu'nu düşünün. Sizcede zeki değil mi?

Yazımı burada bitiriyorum. Yanlışlarım, eksiklerim var ise veya aklınıza takılan bir şey olursa yoruma yazabilirsiniz. Sıkılmadan dinlediğiniz için teşekkür ederim =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder