Vücutta yorgunluğun
artmasıyla beraber hareket istediğini azaltmak yönünde çalışan bazı hormonlar
salgılanmaya başlar. Melotonin adı verilen bu hormonun salgılanmasının
devamında kan dolaşımının yavaşlaması, uykuya geçiş, derin uyku seyrinde
ilerleyen biyolojik bir sıralama yapılır. Beden biyolojik saatin dönütüyle
uykuya ihtiyaç duymaya başlamıştır ve iletileri birer birer yollar.
Nasıl da güzel esnedin, güzel bir uykuyu hak ettin, bedeninle yatağın arasında ki ilişki sıcak, gözler kapalı fakat zihin uyanık kalmakta inatçı. Kısa süreli geçişler için bu durumu uyku bozukluğu olarak adlandırmak elbette yanlış olur. Varsayalım ki zihnin uyumama isteği bir kaç haftayı geçti ve artık fizyolojini, hormonlarını hatta psikolojini olumsuz olarak etkilemeye başladı. Ben duruma 'AT GİBİ UYUMAK' ismini veriyorum ki benzetmemin nedeni çok anlaşılır olsa gerek. Atlar doğaları gereği uykuya oldukça az ihtiyaç duyabilen canlılardır ve enteresan bir şekilde üzerinde ki yükü sabit tutmaya çalışırken dinlenme ihtiyacı hissetmez hatta görev aşkıyla zihinleri dinamikken bedenleri hareketsiz şekilde uzun süre bekleyebilirler. Atların ki içgüdüsel hizmet etmeye şartlanmak, peki insanın zihni neden sağlığıyla savaşır gibi uykudan kaçıyor?
Nasıl da güzel esnedin, güzel bir uykuyu hak ettin, bedeninle yatağın arasında ki ilişki sıcak, gözler kapalı fakat zihin uyanık kalmakta inatçı. Kısa süreli geçişler için bu durumu uyku bozukluğu olarak adlandırmak elbette yanlış olur. Varsayalım ki zihnin uyumama isteği bir kaç haftayı geçti ve artık fizyolojini, hormonlarını hatta psikolojini olumsuz olarak etkilemeye başladı. Ben duruma 'AT GİBİ UYUMAK' ismini veriyorum ki benzetmemin nedeni çok anlaşılır olsa gerek. Atlar doğaları gereği uykuya oldukça az ihtiyaç duyabilen canlılardır ve enteresan bir şekilde üzerinde ki yükü sabit tutmaya çalışırken dinlenme ihtiyacı hissetmez hatta görev aşkıyla zihinleri dinamikken bedenleri hareketsiz şekilde uzun süre bekleyebilirler. Atların ki içgüdüsel hizmet etmeye şartlanmak, peki insanın zihni neden sağlığıyla savaşır gibi uykudan kaçıyor?
Spor yapın, kitap
okuyun, yatakta dönmek yerine hareket halinde uykunuzun gelmesini bekleyin gibi
bir çok tavsiye yazılmış ve açıklanmıştır. Elbette faydalı yönlendirmelerdir
fakat; en güzeli zihnimizi yola getirmek yerine uzlaşma yolunu seçmek olmalı. Neyi
düşünmek istiyor? Rahatsız olduğu düşünce ne? Hangi kararından mutsuz?
Kaygısında haklı mı? Ya kötü bir beklentisi varsa.. Kısacası kendimizle
dürüstçe konuşmak, kendimizi anlamak ve kendimizi sakinleştirmekten
bahsediyorum. Öyle karmaşık bir yapıyı yarım saatlik yürüyüşle uyutmaya
çalışmak kendimizi kandırmak olabilir, o yapıya sahip olanın kendimiz olduğunu
bilerek sorgulamak daha sağlam bir yatırım olmalı. At gibi uyumak yerine
kendimizi neden eğerlediğimizi bulup, o neden için de zihnimizde bir yatak
açtığımızda da, hadi biraz melotonin yolla uyku vakti dememiz yeterli
olacaktır.
Şimdiden İyi Uykular.
Şimdiden İyi Uykular.
Kalemine sağlık kübra başarılar dilerim...
YanıtlaSilTeşekkürler salih hocam
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSildevamını bekleriz. emeğine sağlık
YanıtlaSil